Ceza Hukukunda Hata (Yanılma) Kavramı

GİRİŞ

            Ceza hukukunda hata konusu ilk başta algılanması zor ve karmaşık bir konudur. Bunun sebebi hata konusunu somut olaylara uyarlayabilmek için suç genel teorisi konularını sindirmiş olmaktan geçer. Bir diğer açıdan ise suç genel teorisinde bulunan konularda failin kastı kaldıran veya kusurluluğu etkileyen hususlar üzerinde hataya düşebilecek olması ancak suç genel teorisindeki kurumların iyi bir şekilde özümsenmesi sonucunda failin hataya düşüp düşmediği değerlendirilebilir.

TCK’daki düzenlemeye göre kastı kaldıran hata; “suçun maddi unsurlarında (m.30/1), nitelikli unsurlarında (m.30/2), hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında ve kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarında hata (m.30/3) ile kusurluluğu etkileyen hata halleri; kusurluluğu kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata ve yasak hatası (m.30/4)” olarak nitelendirilebilir.

Yanılma en yalın hali ile failin zihninden geçirdikleri ile meydana gelen somut olayın farklı olmasından kaynaklıdır. Ceza hukukumuzda suçun oluşması ve cezanın tayin edilmesinde kast, olası kast, bilinçli/bilinçsiz taksir, suçun manevi unsurunun oluşup oluşmadığı hususları değerlendirilirken failin hataya düşmesi sonucunda hata kavramının değerlendirilmemesi beklenemez.

            Çalışmamızda ceza hukukunda yer alan hata kavramı iki bölüm halinde incelenmiştir. İlk bölümde kastı kaldıran hata halleri başlığı altında genel olarak hata kavramına değinilip suçun maddi unsurlarında hata, suçun nitelikli unsurlarında hata, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata ve hukuka uygunluk nedenlerinin sınırında hata konuları ele alınmış olup ikinci bölümde kusurluluğu etkileyen hata hallerinden kusurluluğu kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata ve yasak hatası konusu incelenmiştir.

BİRİNCİ BÖLÜM

KASTI KALDIRAN HATA HALLERİ

I. GENEL OLARAK HATA KAVRAMI

            Hata, kişinin zihninde canlandırdıkları (tasavvur ettiği) ile zihninden geçirdiklerinin gerçekle birbirine uymamasıdır[1].

Hata, yanlış veya yanlışlık anlamına gelmektedir. Deneysel açıdan bakıldığında ise evrende olan bir şeyi gerçekte olduğu şekli ile değil farklı olarak algılamaktır[2].

Hata, iradenin oluştuğu sürece etkide bulunarak gerçek olanın yanlış biçimde zihinde canlandırılması veya bilinmesi suretiyle irade bozulmuş olarak doğar[3].

Hata, failin tasavvur ettiği noksanlıklardan oluşabilir. Bu hatanın kaynağı, dışsal nedenlere yani dış aleme dayalı olabileceği gibi, normatif yani kurallar dünyasına da dayalı olabilir. Dış aleme ilişkin bir hususun olduğundan farklı algılanmasına unsur hatası, dış aleme dayalı bir hususun olduğundan farklı değerlendirilmesinde ise yasak hatasından bahsedilir[4].

Hatanın bir konu hakkında bilgi sahibi olunmaması veya yanlış bilgi sahibi olunmasından kaynaklı iki şekli söz konusudur. Hata aynı zamanda bir husus hakkında bilgisiz olunduğunun bir göstergesidir[5]. Failin yanlış bilmesinin cezalandırma üzerinde etkisi bulunmaktadır. Yanlış veya eksik bilmek kastı ortadan kaldırabileceği gibi kusur açısından önem taşımakla beraber cezalandırılabilirlik açısından tamamen önemsiz de olabilir[6].

Hata konusu TCK 30. madde de 4 fıkra halinde düzenlenmiştir. TCK m.30/1’ de suçun maddi unsurlarındaki hata, TCK m.30/2’ de suçun nitelikleri hallerindeki hata, TCK m.30/1 ve TCK m.30/3’ de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarındaki hata halleri kastı kaldırır.

            TCK m.30/3’ de kusurluluğu ortadan kaldıran yahut azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata, TCK m.30/4’ de ise yasak hatası kusurluluğu etkileyen hata şekilleridir. Kastı kaldıran hataya TCK m.27/1’ de ki hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da dahil edebiliriz[7].

II.   SUÇUN MADDİ UNSURLARINDA HATA

            TCK 30. maddenin kanuni tanımında suçun maddi unsurlarını bilmeyen bir kişinin yani tipiklikte yanılan bir kişinin kasten hareket etmemiş olacağı düzenlenmiştir. 

            Suçun unsurlarının varlığından yani tipikliğinde haberdar olup/olmama durumu,  kastın “bilme” öğesi ile ilintilidir. Doktrinde tipte yanılma kastı kaldıran unsur olarak kabul edilmektedir. Mamafih unsurda yanılma kastın olumsuz yanı olarak tanımlanmıştır[8].

            Kast, suçun kanundaki tanımının bilinmesi sonucu bilerek ve isteyerek hukuku aykırı fiil gerçekleştirmek olup hata da bilmeme durumu söz konusu olduğundan yani bilme unsuru eksik olduğundan kasti olarak işlenen bir suç oluşmaz. Unsur yanılgısında failin meydana gelen olayla alakalı zihninde canlandırdıkları gerçekle örtüşmemektedir. Lakin suçun TCK’da tanımlı halinin içerisinde bulunan suçun maddi şartlarından birisinin meydana gelmesi halinde hata değil olası kast, bilinçli/bilinçsiz taksir durumu söz konusu olur[9].

            Doktrinde farklı görüşler bulunmakla birlikte meydana gelen bir fiilin haksız fiil olarak kabul edilebilmesi için suçun maddi şartlarının oluşması lazımdır. Öğretide kabul edilen ağırlıklı görüş göre; netice, illiyet bağı, fail, mağdur, suçun konusu ve nitelikli unsurlardır.


[1] Mahmut Koca, İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 10. Baskı, 2017, Seçkin, Ankara, s.251

[2] Zeki Hafızoğulları, Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2010, Usa Yayıncılık, Ankara, s.316.

[3] Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Genel Kısım, 8. Baskı, 2009, Savaş, Ankara, s. 216.

[4] A.e.

[5] Hafızoğulları, Özen, a.g.e., s. 316.

[6] Koca, Üzülmez, a.g.e., s. 252.

[7] A.e.

[8] Ayhan Önder, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 1989, 2. Cilt, Beta Yayınları, İstanbul, s. 343.

[9] Koca, Üzülmez, a.g.e., s. 253.

Paylaş